İçeriğe geç

Mirasın Hükmen Reddi Davası

Mirasçılar, miras bırakanın ölümüyle birlikte mirası kül halinde (bütünüyle) hiçbir işlem yapmalarına gerek kalmaksızın kazanırlar. Ölenin arkasında bıraktığı mal varlığının tamamına tereke adı verilir. Tereke, miras bırakanın sadece aktif mal varlığından ve alacaklarından değil aynı zamanda borçlarından da oluşur.

 

Biz bu yazımızda miras bırakanın aktif malvarlığının, borçlarını karşılamaya yetmemesi durumunda açılabilecek mirasın hükmen reddi davasını inceleyeceğiz.

 

 

MİRASI REDDETMEK MÜMKÜN MÜDÜR?

Türk Medeni Kanunu 605. Maddesinde yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilmeleri imkanını hüküm altına almıştır. Bu hüküm kapsamında mirasçıların mirası reddedebilmeleri mümkündür.

 

Mirasın reddi Türk Medeni Kanununa göre iki şekilde yapılabilir. Bunlar: mirasın gerçek reddi ve mirasın hükmen reddidir. 

 

 

MİRASIN GERÇEK REDDİ NASIL YAPILIR?

Mirasçıların, mirası kabul etmek ve miras bırakanın borçlarından sorumlu olmak istemedikleri hallerde başvurulan miras reddi imkanıdır. Mirasçıların Sulh Hukuk Mahkemesine başvurusu üzerine yapılan mirasın gerçek reddinde hasımsız olarak dava açılır. 

 

Mirasın gerçek reddi için mirasçının ayırt etme gücüne sahip ve reşit olması, mirası kayıtsız şartsız olarak reddettiği beyanı gerekir. 

 

Kanuni mirasçılar mirasçı olduklarını öğrendiği veya ölümü öğrendikleri tarihten itibaren; atanmış mirasçılar ise miras bırakanın mirası kendilerine bıraktıklarını resmi olarak öğrendikleri tarihten itibaren 3 ay içinde reddetmeleri gerekir. 3 aylık süre hak düşürücü olup bu süreden sonra artık miras kabul edilmiş sayılacaktır. 

 

 

MİRASIN HÜKMEN REDDİ NEDİR? NASIL YAPILIR?

Türk Medeni Kanunu ile mirasçılara verilen mirası ret haklarından biri de mirası hükmen reddidir. Buna göre ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmişse, mirasın reddedildiği kabul edilir.

 

İlgili hükme göre (TMK m. 605) miras bırakanın ödemeden aciz olduğunun resmen tespit edildiği durumlarda mirasçıların herhangi bir başvuru yapmadan mirası reddettikleri kabul edilir. Borca batık terekenin kabulü ise ancak mirasçıların açık veya zımni olarak yaptıkları kabul beyanı ile mümkün olur.

 

 

HÜKMEN REDDEDİLMİŞ MİRASIN KABULÜ

Türk Medeni Kanunu madde 605’te belirtilen mirasın hükmen reddi bir adi karine teşkil eder. Bu nedenle mirasçıların kabul beyanını sunarak borca batık mirası kabul etmeleri mümkündür. 

 

Mirasçılar borca batık mirası kabul ettiklerini iflas hükümlerine göre terekenin resmen tasfiyesi yapılana kadar her zaman bildirebilirler. 

 

 

HÜKMEN REDDEDİLMİŞ MİRASIN KABULÜ NASIL OLUR?

Borca batık terekenin kabulü açık veya zımni şekilde olabilir.  Zımni kabul, önerinin açık bir kabul beklemediği durumlarda, uygun sürede reddedilmemesi durumunda kabul edilmiş sayılma halidir. 

 

Hükmen reddedilmiş mirasın zımni kabulü, mirasçının tereke işlemlerine karışması, malları gizlemesi veya kendisine mal edinmesi ve tereke yönetiminin olağan işler dışındaki işlerini yapması mirasçının mirası kabul edeceği anlamına gelip zımni kabul olarak değerlendirilir. ( Türk Medeni Kanunu madde 610) Bu durum mirasçının söz konusu borca batık terekeden dolayı kendi kişisel malvarlığı ile sorumlu tutulmasına yol açar. Diğer yandan yüksek mahkeme içtihatlarında terekeye ait önemli miktarda borcun ödenmesi, veraset ve intikal beyannamesi verilmesi gibi hususlar mirasın kabulü olarak değerlendirilmiştir.

 

 

MİRASIN HÜKMEN REDDİNİN KOŞULLARI NELERDİR?

Mirasın hükmen reddedilmesi için bazı şartlar aranır. Bunlar:

Miras bırakanın ölüm tarihinde borçlarını ödemekten aciz olmalı

Miras bırakanın aczi açıkça ve resmen tespit edilmeli

Terekenin kabul edilmemiş olması 

 

 

1)Miras Bırakanın Ölüm Tarihinde Borçlarını Ödemekten Aciz Olması

Borçların ödenmesi gereken zaman gelmesine rağmen, borçlunun söz konusu borçları ödeyememesi nedeniyle oluşan ancak borca batık olma seviyesine de ulaşmamış mali bozukluklar borç ödemekten acizlik halidir. Bu anlamda mirasın borcu ödemekten aciz olması, terekesinin borca batık olduğu anlamına gelmemektedir. Bununla birlikte acizlik hali, geçici bir mali sıkıntıdan daha yüksek bir ödeyememe durumudur. 

 

Özetle; miras bırakanın terekesindeki pasiflerin (borçların) aktiflerden fazla olduğu durumlarda miras bırakanın borçlarını ödemekten aciz olduğu anlaşılabilir. 

 

 

2) Miras Bırakanın Aczi Açıkça ve Resmen Tespit Edilmeli

Miras bırakanın borcu ödemekten aciz olduğunun resmi olarak tespit edilmesi gerekir. Sosyal hayatta, borca batık olan kişi bunu yakınlarından, ticari hayatında muhatap olduğu kişilerden gizleyebilir. Bununla birlikte borçlarını ödemek istememesi nedeniyle kişinin kendisini borca batık olarak göstermesi ihtimali de vardır. Bu durumların önüne geçebilmek için kişinin borca batık olup olmadığı hakim tarafından saptanır. Hakim, kişinin borca batık olduğunu anlamak için tanık dahil her türlü delilden yararlanır. 

 

Borcu ödemekten acizlik hali için bazı örnekler verilebilir: 

Miras bırakan hakkında icra takibi yapılmış ve aciz vesikası alınmışsa

Miras bırakan iflas etmişse

Miras bırakan konkordato içindeyse

Miras bırakanın haczi kabil tüm mallarına haciz konulmuşsa mirasbırakanın ödeme aczi içerisinde olduğu kabul edilir. 

 

 

3) Terekenin Kabul Edilmemiş Olması

Mirasın hükmen reddi ile mirasçı olmak istemeyen kişilerin mirası açıkça veya zımni olarak kabul etmemeleri gerekir. Zımni kabulü yukarıda açıkladığımız üzere, terekeyi kabul edecek, benimseyecek davranışlardan kaçınılmalıdır. Türk Medeni Kanunu madde 610’da belirtilen davranışlarda bulunmak terekenin zımnen kabulü anlamına gelir. 

 

Türk Medeni Kanunu madde 610’a göre mirasçının zamanaşımı veya hak düşürücü sürelerin dolmasına engel olmak adına açtıkları dava ve icra takibi, mirası kabul anlamına gelmemektedir. 

 

 

MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASININ AÇILMA SEBEPLERİ NELERDİR?

Mirasçılar, borcun alacaklardan fazla olduğu terekeden kişisel malvarlıkları ile sorumlu olmak istemeyebilirler. Bu nedenle ölüm tarihi itibariyle miras bırakanın borç ödemekten aciz olduğunun tespit edilmesine dair bir tespit davası açmalarında hukuki yarar vardır. Bu tespit davasından alınan karar kesin delil niteliğinde olup alacaklıların mirasçılara açtıkları davalarda mirası hükmen reddettiklerine ilişkin olarak itiraz ederken kullanılabilir.

 

 

MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

Yasal mirasçılar ile atanmış mirasçıların mirasın hükmen reddi davasını açabilmeleri mümkündür. Davayı açacak mirasçı, reşit değilse bu davayı kayyım aracılığıyla açabilir.

 

 

MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASI KİME KARŞI AÇILIR?

Mirasın gerçek reddi davası hasımsız olarak açılırken hükmen ret davası hasımsız olarak açılamaz. Mirasın hükmen reddi davası, tereke alacaklılarını hasım olarak göstererek açılır. Hakim bu durumda her iki tarafı da dinler. 

 

 

MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASI NEREDE AÇILIR?

Mirası hükmen reddetmek isteyen mirasçılar, söz konusu bu davayı davalının(tereke alacaklılarının) dava tarihindeki yerleşim yerinde bulunan Asliye Hukuk Mahkemesinde açmalıdır. 

 

 

TEREKENİN BORCA BATIK OLDUĞUNUN TESPİTİ DAVASI NEREDE AÇILIR?

Terekenin borca batık olduğu durumlarda ne kadar batık olduğunun bir önemi olmaksızın tespit davası açılabilir. Söz konusu bu tespit davası Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılır. 

 

 

MİRASIN HÜKMEN REDDİNDE İSPAT

Miras bırakanın borç ödemeden aciz olduğu her türlü delille ispatlanabilir olup kanun koyucu bu konuda bir sınırlama yapmamıştır. Tanık beyanı, vergi dairesinden alınan kayıtlar, icra dosyaları ile borç ödemeden aciz olduğunun ispatlanabilmesi mümkündür.

 

 

SONUÇ

Mirasın hükmen reddi davası açabilmenin üç temel şartı bulunur. Bunların varlığı halinde açılacak mirası hükmen ret davası ile kendilerine gelen alacaklılara karşı bu durumu bir itiraz sebebi olarak kullanmaları mümkündür. 

 

Mirasçıların bu şartlara bilmemeleri  durumunda mirası benimsediklerine yönelik davranışları nedeniyle hak kaybı yaşayıp, borca batık terekenin borçlarından kendi malvarlıkları ile sorumlu olmak zorunda kalmaktadırlar. Mutlaka bir avukat aracılığıyla yürütülmesi gereken bu davalarda hak kayıplarının önlenmesi, sınırsız sorumluluk durumlarını bertaraf edilmesi amaçlanır. 

 

Stj. Av. Gülce Erce & Av. Mücahit Kaynarca

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir